UYKU ÇALIŞMALARININ GELECEĞİ
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Konuşma Metinleri
P: 39-39
Aralık 2019

UYKU ÇALIŞMALARININ GELECEĞİ

1. Özel Keçiören Hastanesi, Psikiyatri Kliniği, Ankara
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

Uyku çalışmalarının geleceği, geçmişinde yazılıdır. 200 yıl öncesinde başlayan alandaki ilk çalışmalar, orta çağın sonlanmasıyla canlanan modernite ışığında günümüze kadar gelmiştir. Günümüzde, bu çağın insanı olarak çalıştığımız alana katıkımız ne olabilirdi? Konuşmamın amacı budur.

1875 yılında Caton tavşan beyninde elektriksel aktiviteleri kaydetmişti. O zaman diliminde, hayal bile edilmeyecek bir işlem gerçekleştirilmişti.

Sonraki dönemde uyku çalışmaları yapılırken hipnotoksinin keşfedilmesi sürecinde yapılan deneyler de öyle… Uzun süre uykusuz bırakılan küpeklerden alınan kan, uykusunu almış köpeklere verilince onların uyumaya başlamaları “hipnotoksin” tanımına aracılık etmiştir. Yıllar sonra hipnotoksin (Adenozin) molekülünün yapısı ve uykuya katkısının dinamikleri tanımlanmıştır.

Berger’in 1923 yılında kafa derisine yerleştirdiği elektrodlarla yaptığı kayıtlarla attığı adımlar yıllarca onaylanmadı. Altı yıl sonra, 1929 yılında bu çalışma bilimsel ortamda tartışıldığından beri bilim dünyasındaki yeri hiç değişmemiştir.

1969 yılında, Karacan, bir fizyolojik olayı (Nocturnal Penile Tumescence) (NPT) ve bunun ölçme yöntemini ortaya koymuştur. Bu yöntem, sonraki yıllardaki araştırmalarda bir model olarak yer almıştır.

1987 yılında Akpınar, Huzursuz Bacaklar Sendromunun (HBS) etyopatogenezini tanımladı. Ş. Akpınar’ın ilk gözlemi, bir hastasının ameliyat sonrasında gece boyunca güzelce uyumuş oluşunu anlatışı olmuştur. Başka hastalarda da bu şekilde, ameliyat sonrasında ilk gecelerde güzel uyuduklarını bildirmeleri sonrasında, bu durumun anestezik maddenin yol açtığı salt sedatif etki olmayabileceğini düşünürken ulaşılan Dopamin ile anestezide kullanılan maddelerin etkileşimleri ve buradan da HBS-Hipodopaminerjia ilişkisine ulaşma.

Bu son iki çalışma, o zamana kadar psikolojik kaynaklı olduğu düşünülen bu tabloların arka planındaki patolojiyi açıklayarak alanda bakış açısının değişimine yol açmıştır.